Sayfalar
19 Ağustos 2018 Pazar
Edebiyat (Literature) : Şiir Denemem (My Poetry Attempt)
FULİN
Telli pullu
Kırağı eteklerin
Şimdi sabah olsun işte
Sen güneşle yıkanınca da güzelsin
Teşrin yağmurlarını bekleme
Sen sarının en güzel halisin
Kasım'a öykünme
Güz olmadan gel
Telli duvaklı gel
Tek taş pırlanta
Bekleyeceğim "Hasretim" sokağında
Kelime bilgisi :
Fulin : Hoş kokulu çiçek ve iç güzellği, ayrıca kız ismi.
Teşrin : Sonbahar.
Edebiyat (Literature) : Şiir Denemem (My Poetry Attempt)
Aşağıda "Uçak" isimli şiirimi paylaşıyorum.
UÇAK
'Yer' den ayrılmak demek.
Güneşi evsemek
Bir dünya dolusu gökyüzü demek
Gündüzse mavi
Geceyse yıldızla
En güzeli de
Aynı göğün altında
Bir başka gün demek
Kelime bilgisi:
Evsemek : Uzak olunan bir yerde evi özlemek.
13 Ağustos 2018 Pazartesi
Edebiyat (Literature) : Şiir Denemem (My Poetry Attempt)
Aşağıda "Çoğul Sensizliğim" İsimli şiirimi paylaşıyorum.
ÇOĞUL SENSİZLİĞİM
(AYNALARI KURŞUNA DİZDİM)
Ne çok sensizliğim oldu benim senden sonra
Hiçbirini seni sevdiğim kadar sevemedim.
Bir kızıl gezegendim fezada,
Sonsuzlukta başıboş gezdim.
Kuruyup döküldü pul pul dudaklarım,
Avuçlarımı açıp Kırkikindi yağmurlarını bekledim.
Avuçlarımı açıp Kırkikindi yağmurlarını bekledim.
Ortaköyde tavuk döner ayran, ezan sesleri, çiçekçi şoparlar,
Anahtarla açtığım şu yıkılasıca kapı
Boş mutfak, sus pus koridorlar,
Toza boğulmuş çerçevelerde, donup kalmış hatıralar.
İşte yine üzerime üzerime devrilen duvarlar
Sensizken ben,
Sehbaya ayağımı uzattım, çıkardıklarımı asmadım, ertesi gün aynı çorabı giydim,
Öylece durdum, bağırıp çağırmanı bekledim...
Sehbaya ayağımı uzattım, çıkardıklarımı asmadım, ertesi gün aynı çorabı giydim,
Öylece durdum, bağırıp çağırmanı bekledim...
Buz kesti alevi donduran sessizliğin
Lal gecelerde ucuz mumlar gibi titrektim.
Şairdim
Nilgün Marmara'ydım, Necip Fazıl'dım sensizken ben mesela
Her birinde umutla hep sana devindim.
Endişeden kaçan bir buluttum,
Nilgün Marmara'ydım, Necip Fazıl'dım sensizken ben mesela
Her birinde umutla hep sana devindim.
Endişeden kaçan bir buluttum,
Maviden ölesiye nefret ettim.
Kara göklerin, kül rengi bulutların altında
Kaldırımların kara sevdalı eşi bendim.
Kaldırımların kara sevdalı eşi bendim.
Sensizken ben
Çiğ tanesiydim varla yok arasında
Bir kırağı
Belki hiç olmamış bir bedestenin, belki de hiç örülmemiş taş
duvarlarında.
St. Petersburg'da güzeller güzelli Petergof sarayı
Daha ondokuzunda fahişe Soneçka
Sonra gerisin geri İstanbul
Kaldırımlarda pazarlanan satılık aşklarıyla.
Sonra gerisin geri İstanbul
Kaldırımlarda pazarlanan satılık aşklarıyla.
Üç kuruşluk yosmalarla pazarlık ettim
Cihangir'de Tarlabaşların'da
Cihangir'de Tarlabaşların'da
Bağırama(z)dım,
Al sensizliğini başına çal diyemezdim !
Yoktun....
Olmayacaktın....
Avuçlarımızın sıkı sıkıya birleştiği Üsküdar iskelesinin zırıl zırıl kalabalıklarında.
Bir Ömer Lütfi Meteydim
Vurdum kendimi Eskihisar kalesinin burçlarına,
Vurdum kendimi Eskihisar kalesinin burçlarına,
Hızır'ı bekledim.
Usulca yanaştırdım kulağımı liseli aşıkların fısıltılarına.
Hiç utanmadan tenezzül ettim.
Usulca yanaştırdım kulağımı liseli aşıkların fısıltılarına.
Hiç utanmadan tenezzül ettim.
Canımdan can koparmaktan hiç vazgeçmedi sensiz saniyeler
Koca koca saat kulelerinden aman dilendim.
Saksımdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçemde yorgun bir kuş
Bir Ümit Yaşar olmak geldi saat on ikiyi vurduğunda,
Karanlığın sustuğu yerde seni bekledim.
Baktım,
Bir zamandışı rüzgarla, rükuya eğildi koca çınar
Hiç üşenmedim kitab-ı mukaddesi ezberledim.
Ayetleri şiar edindim ben senin yokluğunda
Vurdum alnımı Mescid-i Haram'a.
Yaradandan seni geri vermesini diledim.
Ben seni çok sevmiştim evet,
Ama sensizliklerinin biri bile beni sevmedi
Sadece bir tanesi sevseydi belki avunabilirdim onunla.
Onlar beni öldürmeden ben hepsini bir toplu mezara gömmeliydim.
İntikamı bir karlı kış günü tutuşturdu elim(d)e meleklerim.
Birazcık cesaret için bembeyaz tozla kanımı zehirledim.
Kuşanıp azrailin tırpanını toplu infaza yükseldim.
Bir tuhaf hayal sarısı bu sema-i arenada
Onlarla vuruşmak için nihayet azimliydim
Sanki bir anlığına belirdi, sükut-u hayalin sahnesinde,
Masum yüzün, kısık sesin, dantel gibi bileklerin...
Kanmadım, vazgeçmedim ...
Sanki bir anlığına belirdi, sükut-u hayalin sahnesinde,
Masum yüzün, kısık sesin, dantel gibi bileklerin...
Kanmadım, vazgeçmedim ...
Silah gibi dayandı, ışıktan kulelerin alnına gözlerim.
Zaten düşmanımdı ezelden beri aynalar da
Arsızca çoğalttıkları sensizliğimi kurşuna dizdim.
11 Ağustos 2018 Cumartesi
Edebiyat (Literature) : Şiir Denemem (My Poetry Attempt)
Aşağıda "Kadıköyde Akşamüzeri" isimli şiirimi paylaşıyorum. Destek olan herkese teşekkürler.
KADIKÖY'DE GÜNBATIMI
( BİR KALEYDOSKOP'UN GÖRÜŞÜYLE AKŞAMÜZERİ )
Kadıköy'de bir güzel akşam üzeri, bir parça İstanbul,
Mutlu kelimeleri ile onu anlatmaya çalışan bir şiirimsi.
Öylesine muhteşemki,
Burada her nefes dopdolu, taptaze günyenisi.
Bulunduğum yer öyle inanılmazki, bir adım ötesi hayal,
Gerçeğin bitiiği incecik bir sınır çizgisi.
Nasıl anlatsam?
Mesela, dakikalarla kucaklaşmış, koşturuyor burada rengarenk saatler
Zaman, mekanla sarmaş dolaş bağrına basmış beni.
Önümde masmavi bir su fıskıyesi,
Kulaklarımda çağlayan damlaların serin sesi.
Elimde huzurlu mu huzurlu bir kitap,
Gözpınarlarımda yüzüyor neşeli harfleri.
Yaprakların arasından sızıyor rüzgar,
Masmavi gökyüzü pistinde dans ediyor, akçağaçlar, akkavaklar.
Güneşle yıkanmış pırıl pırıl kaldırımlar,
Kaydırıp sürüklüyor ışıl ışıl tekerlekleri.
Bak sen şu sevdalı çifte! , tıpatıp aynı bisikletleri,
Kızın sepetinde de "seni seviyorum" çiçekleri !
Ya şu minik yavruya ne demeli ?
Top top dondurmasıyla boyanmış elvan elvan gözbebekleri.
Bildik seslerin, arasında gürül gürül akan güneş,
Serinletiyor bir zaruri tecessüsle bu deryayı doyasıya kulaçlayan beni.
Mutlu kokularla balkonlarda akşam yemeği,
Alçalan güneşin alazladığı sabırsız çatal bıçak sesleri.
Kadıköy'de, gökyüzü şıkır şıkır altın sarısı ve güneş bir yekpare pırlanta taşı şimdi.
Altında firuze gelinler gibi mücevhere boğulmuş pırıl pırıl deniz.
Yüzdürüyor vapurları, görkemine düşürdüğüm yüzümün ezasız aksi.
Arkamda ezelden asude bir İstanbul ve onun namütenahi nefesi.
Şenlendirerek batıyor şahikasını güneş.
Kızıllığına kanat çırpan kuşlar pek neşeli.
22 Mayıs 2018 Salı
Edebiyat (Literature) : Şiir Denemem (My Poetry Attempt)
Aşağıda "Gidenler" isimli şiir denememi paylaşıyorum. Şiiri okuduktan sonra en alta koyduğum linke tıklayarak Edip Akbayram'ın muhteşem yorumundan 'Gidenlerin Türküsü' nü dinlemenizi tavsiye ederim. Bu şarkının sözleri büyük şair Nazım Hikmet e aittir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------
GİDENLER
( GÜNBATIMINA MAHKUM )
Gözlerin seyretmekte ve dahi güneş alçalmaktadır,
Bileklerinde fermanferma güneş sarısı kelepçeler.
Ne yapabilirsinki gidenlere, bundan başka
Mahkum olmasan da şu cehennem alevinden halkalara ?
Ne yapabilirsinki gidenlere, bundan başka
Mahkum olmasan da şu cehennem alevinden halkalara ?
Veda etmek
istesen onlara,
Dökülüverir
ağzından tutuşmuş kelimeler, küller.
Konuşamazsın.
Saatleri
durdurmayı denesen ya da,
Takvim yapraklarını dökmektedir akçaağaçlar
Durduramazsın.
Işığı
biriktirirsin bir umut avuçlarında,
Koşarsın
umutla aynalara,
Ne var ki
götürmüştü gidenler,
Aynalardaki yansımalarını da.
Göremezsin.
Koridordaki
yankılara seslenirsin sonra,
Sesi
kısılmış yankılara,
Seslenirsin
uçurum gibi yükselen boşluğa,
Atlayamazsın.
Mecbursundur,
herşeye rağmen hayatta kalmaya,
Olmazlarına
müebbet;
Oldurabildiklerin kadar özgür yaşamaya.
Mecbursundur,
bunca zaman yaptığın gibi sadece gözlerinle bakmaya,
Gidenlere
veda etmek için,
Gözlerin…
Anlatabildikleri
ve anlatamadıklarıyla bunca zamanda.
Bileklerinde güneş sarısı kelepçeler
Gözlerinde günbatımı demir parmaklıklar.
20 Mayıs 2018 Pazar
Edebiyat ( Literature) : Çok Başarılı Bir Türk Yazar Nermin Yıldırım ( A Very Successful Turkish Writer Nermin Yıldırım ) )
Nermin Yıldırım, çok satan kitapları ile bilinen Türk yazarlarından biridir. Kitapları Fransızca, Çince, Sırpça, Bulgarca gibi dillere çevrilmiştir. Son romanı "Dokunmadan" Dünya Kitap tarafından yılın telif kitabı olarak seçilmiştir.Ne mutlu bana ki ben de kendisinin imza günlerinden birine gittim ve kendisine bir kitap imzalattım.
Nermin Yıldırım is a Turkish writer, who is very well-known with her best-selling books, her books were translated into many other languages such as French, Chinese, Serbia, Bulgarian, Her last novel "Dokunmadan" was chosen The Copyright Book of year by Dünya Kitap. Lucky me! I went one of her autograph session and had one of her book signed.
Nermin Yıldırım ın resmi internet sitesinin linkini aşağıda paylaşıyorum.
http://nerminyildirim.com/
This is her offical website's link.
http://nerminyildirim.com/
Sanat Galerisi ( Art Gallery ) : Lviv Ulusal Sanat Müzesi (Lviv National Art Gallery)
Lviv Ulusal Sanat Galerisi 1907 yılında Polonyalılar tarafından kuruldu. Müzede özellikle 14.yy. ile 18.yy arasında kalan dönemde Avrupada yapılmış sanat eserleri bulunmaktadır. İçeride, zaman kavramı öylesine yok oluyorki. İster istemez Ahmet Hamdi Tanpınar'ın bir şiirinde geçen "Ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında" sözünü hatırlıyorsunuz.
Aşağıda, sanat galerisinde çektiğim fotoğraflardan birkaçını paylaşıyorum.
The Lviv National Art Gallery was founded in 1907 by Polish. The collection of Europian Art especially from 14th to 18th century can be found in the gallery. Inside feels so timeless that you inevitably remember Ahmet Hamdi Tanpınar's poetry. " I am nor inside the time, neither completely out of it"
I am sharing some pictures which were took by me below.
Aşağıdaki linkten bu sanat galerisi ile ilgili daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
http://destinations.com.ua/art/lviv-art-galleries-worth-visitingWith this link you can find more about this art gallery
http://destinations.com.ua/art/lviv-art-galleries-worth-visiting
14 Mayıs 2018 Pazartesi
Öykü Denemem ( Short Story Attempt ) : "Ay Işığında Atropa Belladonna"
Henüz bitiremediğim öyküm "Ay Işığında Atropa Belladonna" dan ufakcık bir parça paylaşıyorum aşağıda, daha önceki paylaşımlarımda diğer öykülerimden daha uzun alıntılarımı bulabilirsiniz.
....
Tam karşımda durmuş, mehtap yeşilinin içine sakladığı, zümrüt gözleri ile, bana bakıyordu,
....
Tam karşımda durmuş, mehtap yeşilinin içine sakladığı, zümrüt gözleri ile, bana bakıyordu,
“Ben senin için ne kadar değerliyim” deyiverdi birden.
Yanaklarındaki ayışığı tozlarını ellerimle süpürdükten
sonra yanıt verdim.
“Sen benim mücevherimsin,
paha biçemem!”
....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)